31 Aralık 2008 Çarşamba

17 Aralık 2008 Çarşamba

AYVALI KUPLAR


Benim mutfağımdan ayvalı tarifler, genellikle evde kalan ayvaları değerlendirmek amacıyla çıkıyor :)) Gene böyle evde kalan ve bir türlü yenmeyen, bu saatten sonra da yenmesinden ümidi kestiğim iki adet ayvayı değerlendirme çabalarım sonucu bu tatlı ortaya çıktı. Biz severek tükettik. Hafif ve lezzetli bir tatlı oldu.
Ben ıslatmak için evde bulunan ayva reçelini birebir oranında sulandırarak kullandım, kek olarak da hazır pastabanın bir katını. Ama evde kalan keklerinizi ya da keserken parçalanan pandispanyalarınızı da bu şekilde değerlendirebilirsiniz. Bu ölçülerde 6 adet kup hazırlayabilirsiniz. Afiyet olsun.



Malzemeler :

2 adet orta boy ayva
3 yemek kaşığı toz şeker
1 çaybardağı su
Kırmızı gıda boyası
1 paket kremşanti
1 su bardağı süt
1 adet hazır pastaban ya da herhangi bir kek
1 çaybardağı meyve suyu

Yapılışı :

Ayvaları yıkayıp soyalım.
Çekirdeklerini ve çekirdek yataklarını çıkartıp her bir ayvadan 20-25 dilim elde edecek şekilde ince ince dilimleyelim.
Ayva dilimlerini bir tencereye alıp 3 yemek kaşığı toz şekeri üzerine serpelim.
1 çaybardağı suya kürdanın ucuyla kırmızı gıda boyası koyup, bu suyu da ayva tenceresine ilave edelim.
Ayvalar pişerken krem şanti ile sütü çırpalım.
Kekimizi küçük parçalara ayırıp kupların dibine koyalım.
Üzerine meyve suyu gezdirelim.
Ayvaları tamamen suyunu çekip karamelleşmeye başlayana kadar pişirelim.
Ayvaları soğuduktan sonra ıslattığmız kekin üzerine koyalım.
Hazırladığımız krem şantiyi de sıkma torbasına koyup kuplara sıkalım.
Buzdolabında dinlendirip servis yapalım.
Dilerseniz fındık veya antep fıstığıyla süsleyebilirsiniz.
Afiyet olsun.

Not :
Ayvalı tatları seviyorsanız aşağıdaki tariflere de bakmanızı öneririm.

8 Aralık 2008 Pazartesi

22 Kasım 2008 Cumartesi

ISLAK KEK


Islak keki bilmeyen yoktur eminim. Çoğumuzun çocukluğunun yaş pastası :)) Annemden bu keki "bize yaş pasta yap" diye isterdik...Ben de annemin tarifiyle denemek istedim, sadece yumurtayı pişirmeden tüketmek istemediğim için, sosunu ayırdıktan sonra hamura ilave etmeyi tercih ettim. Bundan mı kaynaklandı bilemiyorum ama un miktarını biraz arttırmam gerekti.
Denemek isterseniz işte tarif;

Malzemeler :

1,5 su bardağı toz şeker
1,5 su bardağı süt
1 su bardağı sıvı yağ
50 gram kakao
4 adet yumurta
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2,5 su bardağı un

Yapılışı :

Toz şekeri, sütü ve sıvı yağı bir kaba alıp güzelce çırpalım.
Kakaoyu da ilave edip karıştırmaya devam edelim.
Bu karışımdan büyükçe bir kupa ayıralım (350 gram).
Kalan karışıma yumurtaları kıralım ve çırpmaya devam edelim.
Unu, vanilyayı ve kabartma tozunu eleyerek ilave edelim.
Hazırladığımız hamuru yağladığımız fırın kabına dökelim (30x30 ebatında borcam).
Önceden ısıttığımız 170C lik fırında 30-35 dakika (batırdığımız kürdan temiz çıkana kadar) pişirelim.
Fırından çıkarıp ayırdığımız karışımı her tarafına güzelce dökelim.
Soğuduktan sonra dilimleyerek servis yapalım.
Dilerseniz üzerini çikolata parçaları ya da hindistan cevizi ile süsleyebilirsiniz.
Afiyet olsun.

10 Kasım 2008 Pazartesi



Atamızı saygıyla anıyoruz...

SOSİSLİ MİLFÖY BÖREK


Milföyün tadı ve pratikliği tartışılmaz, ah bir de bu kadar yağlı olmasa... Lezzetli şeylerin kalorisi neden hep bu kadar yüksek acaba? Yoksa yiyeceklere lezzet veren şey kalori mi :))
Aslında tarif çok klasik ama sunum olarak değişiklik isteyenler için yazmak istedim. Şimdiden afiyet olsun...

Malzemeler :

6 adet milföy
6 adet parmak sosis
1 adet yumurtanın sarısı

Yapılışı :

Milföyleri buzdolabından çıkartıp iyice yumuşayana kadar bekletelim.
Daha sonra bıçakla kenarlardan 1 cm içerde olacak şekilde her kenara kesikler atalım. Fakat karşılıklı iki köşede kesikler birleşirken diğer iki köşede birleşmemeli.
Bunu anlatması çok zor olmakla birliktre yapması çok kolay. Aşağıdaki fotograftan bakabilirsiniz.
Milföyün ortasına sosisi köşegen olacak şekilde yerleştirelim.
Önce kesik dış kenarları birbirinin içinden geçirerek kapatalım
Daha sonra içte kalan parçaları da üsetüste gelecek şekilde kapatalım.
Tüm bu aşamaları fotogrraflardan takip ederseniz çok daha kolay yapacağınıza eminim.
Tüm milföyleri bu şekilde hazırladıktan sonra yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine alalım.
Bir yumurtanın sarısını çırpalım ve böreklerin üzerine sürelim.
200C de üzeri kızarana kadar 15-20 dakika pişirelim.
Sıcak sıcak servis edelim.
Afiyet olsun.










5 Kasım 2008 Çarşamba

GÖKKUŞAĞI TATLISI




Uzunca bir aradan sonra merhaba... Hatta uzunca demek biraz hafif kaldı sanırım, çooook uzunca bir aradan sonra demeliyim :)) Ankaraya taşındığımızdan beri bana bir tembellik çöktü desem bu uzun aranın sebebini özetlemiş olurum sanırım. Yeni bir şeyler denemek şöyle dursun, eskiden yaptığım oyalayıcı yemekleri bile yapmıyorum, günü kurtarmak yetiyor çoğu zaman. Ve itiraf ediyorum bu durumumdan utanıyorum... Ama elbet geçecek. Bir çoklarımızın baharda kapıldığı bu rehavete ben sonbaharda kapıldım. Sanırım taşınmanın yükünü henüz üstümden atamadığım için bu rehavet hali...
Neyseki Esra birbirinden güzel mamalar yapmış ve bir de fotograflarını ve tariflerini bana yollamış da; bu ayrılık daha da uzun sürmedi. Görüntüsü çok güzel olan bu tatlının tadı da muhteşemmiş, ben de en kısa zamanda denemek istiyorum. Sizlere de şimdiden afiyet olsun...


Malzemeler :
Hamuru için :
3 adet yumurta
1 çay bardağı şeker
3 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı sıvı yağ
3 çay bardağı irmik
3 çay bardağı un
2 paket kabartma tozu

Şerbeti için :
3 su bardağı toz şeker
3,5 su bardağı su
1 çay kaşığı limon suyu

Süslemesi için :
2 yemek kaşığı kakao
1 çay bardağı hindistan cevizi

Yapılışı :

İlk olarak şerbetimizi hazırlayalım.
Çünkü tatlımız sıcak, şerbetimiz soğuk olmalı.
Bunun için su ve şekeri bir tencereye koyup kaynatalım ve kaynamaya başlayınca limon suyunu ilave edip ocaktan alalım.
Yumurta ve şekeri kar haline gelene kadar çırpalım.
Sonra sırasıyla yoğurt, sıvı yağ, irmik ve unu ekleyip güzelce karıştıralım.
Hamuru yağlanmış fırın kabına dökelim.
Önceden ısınmış 200C fırında pişirelim.
Pişip pişmediğini kürdan batırarak kontrol edebiliriz.
Pişince fırından alıp ters çevirerek başka bir tepsiye çıkartalım.
Üzerine soğuk şerbeti gezdirerek dökelim.
Bir bardak yardımıyla tatlımızı daireler şeklinde keselim.
Dairelerden arta kalan hamurları 2 yemek kaşığı kakao ve 1 çay bardağı hindistan cevizi ile karıştıralım.
Bu karışımdan küçük parçalar koparıp elimizde yuvarlayalım. Bu kakaolu toplar kestiğimiz dairelerden daha küçük olmalı.
Kakaolu topları daire şeklinde kestiğimiz tatlının üzerine yerleştirelim.
Üzerlerine krem şanti, kaymak ya da dondurma ilave ederek servis yapalım.
Afiyet olsun.

29 Eylül 2008 Pazartesi

12 Eylül 2008 Cuma

PATATESLİ POĞAÇA


Orucu, sahurda hamurişi yemeden tutamayanlardanım. Hamurişi yemediğim zaman, ertesi gün çok çabuk acıkıyorum ve iftar saatini beklemek zor oluyor. Ama tabi bu yenilen hamurişleri kilo olarak bana dönüyor :(( Buna rağmen hamurişinden vazgeçemeyenler için nefis bir poğaça tarifi. Afiyet olsun.

Malzemeler :

150 gram margarin
½ çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı yoğurt
1 paket kabartma tozu
1 adet yumurta
Yaklaşık 3,5 su bardağı un
1 çay kaşığı tuz

İçi için :

2 adet haşlanmış patates
1 çay bardağı rendelenmiş kaşar
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı pul biber

Yapılışı :

İlk olarak patateslerimizi haşlayıp soyalım.
Patatesleri ezip kaşarı da içine ekleyelim.
Tuzunu ve baharatlarını koyup iyice karıştıralım.
Hamuru için ilk olarak margarini eritelim.
İçine sıvı yağ ve yoğurtu koyup karıştıralım.
Yumurtanın akıyla sarısını ayıralım.
Akını karışıma ekleyelim.
Sarısını üzerine sürmek için bekletelim.
Kabartma tozu ve unu karışıma eleyerek ekleyelim ve bir taraftan yoğuralım.
Yumuşak ele yapışmayan bir hamur elde edene kadar un eklemeye ve yoğurmaya devam edelim.
Hamurun üzerini temiz bir bezle kapatıp yarım saat dinlendirelim.
Daha sonra hamurdan küçük parçalar alıp elimizle yuvarlak şekilde açalım.
İçine hazırladığımız patatesli kaşarlı harçtan koyup top şeklinde olacak şekilde kapatalım.
Kapattığımız ucu aşağı gelecek şekilde yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizelim.
Yumurta sarısını üzerine sürüp, dilersek susam serpelim.
Fırında 200 C ısıda 25-30 dakika kadar pişirelim.
Afiyet olsun.

10 Eylül 2008 Çarşamba

SÜRPRİZ

Aslında çok uzun zaman önce yazmak istediğim ama taşınma yoğunluğundan bir türlü kaleme alamadığım bir yazı olacak bu…
Tam da toplanma telaşımızın ortasında kargo bir paket getirdi eczaneye. Her zaman gelen dergilerden filan olabileceğini düşündüm ama paketi açınca çok hoş bir sürprizle karşılaştım. Ağzım kulaklarımda, şaşkınlık, sevinç ve anlatılamayacak yoğun duygular içinde kargo poşetinden çıkan sevimli kutucuğu açtım. İçinden dünyalar tatlısı Pelinin benim için imzalanmış :) bir fotoğrafıyla, işte bu cici fincanlar çıktı.



Bundan bir süre önce Pelinin teyzesi Evren, ablasının bebek beklediğine ve bebeğe isim bulmak için bizlerden fikir istediğine dair bir yazı yayınlamıştı. Eğer önerilen isimlerden biri seçilirse de öneren kişiye hediyeleri olacaktı. Ben de birkaç isimle beraber Pelin ismini önermiştim. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Evrenden bebeklerinin doğduğuna ve ismini Pelin koyduklarına dair bir mail aldım. Yani Pelinin isim annesi olmuştum :)) Şimdi hem böyle dünyalar tatlısı bir bebeğin isim annesi olmaktan çok mutluyum, hem de blog dünyasının bizlere sağladıklarından. Yüzünü hiç görmediğimiz, şahsen hiç tanışmadığımız fakat “arkadaş-dost” diye nitelendirebileceğimiz insanlarla bizi karşılaştırdığı için çok mutluyum…

1 Eylül 2008 Pazartesi

7 Ağustos 2008 Perşembe






Taşınma nedeniyle kısa bir süre yokum. Sonra yepyeni tariflerle gene burda olacağım. Görüşmek üzere...

28 Temmuz 2008 Pazartesi

GÜZEL BİR GÜN GÜZEL BİR ŞEHİR ve GÜZEL DOSTLAR

Geçtiğimiz haftasonu arkadaşlarımız Aylin ve Mesutla beraber Edirne gezisi yaptık. Edirne gerçekten mutlaka gidip görülmesi gereken bir şehir. Her köşesi buram buram tarih kokuyor. Müzeleriyle camiileriyle senelerce Osmanlıya başkentlik etmiş bir şehir oldugunu daha ilk görüşte anlıyorsunuz. Mimar Sinanın “ustalık eserim” dediği ve 1575te yapılmış dünya mimarlık tarihihinin başyapıtlarından kabul edilen Selimiye Camiisine hayran olmamak mümkün değil. II.Beyazıt Külliyesinde bulunan Sağlık Müzesi ilgimizi çeken bir diğer yer oldu. Müze 2004 yılında Avrupa’da “Yılın En İyi Müzesi” ödülünü almış. Osmanlıdaki tıp anlayışını müze içindeki canlandırmalarla birebir görmeniz mümkün. Ayrıca o yıllarda kullanılan tıp araç gereçleri de (tansiyon aletleri, ilaç kutuları, şırıngalar, steteskoplar gibi) müzede sergileniyor.
Şehri gezerken 500-600 yıl önce yapılmış o eserlerin günümüze kadar gelmesine hayret ediyorsunuz. Savaşlara, doğal felaketlere karşı sapasağlam ayakta durmuş yapılar sizi, bundan asırlar önceki teknolojinin büyüklüğü konusunda düşünmeye sevk ediyor.
Tarihi zenginliklerinin yanı sıra doğal güzellikleri de sizi büyülüyor. Meriç, Tunca ve Arda nehirleri (ve köprüleri) şehre bambaşka bir güzellik katıyor.
Edirneye özgü meyveli sabunlar da ilgi çekiciydi. Osmanlı döneminde şehre gelen önemli ziyaretçilere armağan edilen bu sabunlar şimdilerde şehirdeki çarşılarda hediyelik olarak satılıyor. Sabunun gıda boyasıyla renklendirip değişik meyvelerin şekillerinin verilmesiyle hazırlanan sabunlar mis gibi de kokuyor.
Ee tabi bu bir yemek blogu oldugundan Edirneye özgü yemeklere de değinmeden geçmek olmaz :)) Edirnenin yatık ciğeri meşhur. Şeritler halinde doğranmış ciğerin bir gece süt içinde bekletilip ertesi gün unlanıp kızartılmasıyla hazırlanıyor. Yanında da kuru biber kızartması ile servis ediliyor. Bir diğer meşhur yiyeceği de badem ezmesi ve Kavala(Selanik) kurabiyesi. “ben ömrümde böyle güzel kurabiyeler yemedim” dedirtecek kadar güzel kurabiyeler bunlar.
Çok keyif aldığımız geziyi Mesutun rehberliğinde yaptık. Ben de size O’nun notlarından Edirne için söylenebilicekleri özetleyeyim. Ama Anlatmakla olmaz mutlaka gidip görmek lazım.

Edirne Müzesi, Türk İslam Eserleri Müzesi, Sağlık Müzesi, Balkan Savaşı Müzesi, Lozan Anıtı ve Karaağaçı görmeden,

Selimiye Camii, Eski Camii, Üç Şerefeli Camii, Ali Paşa Kapalı Çarşısı ve II.Beyazıt Külliyesini gezmeden,

Meriç kenarında çay içmeden ve Edirnenin meşhur yatık ciğerini yemeden,

Badem ezmesi, mis sabunu, kavala kurabiyesi ve beyaz peynir almadan,

Her yıl Haziran ayının son haftasında düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreşleri ve Kültür Etkinliklerine katılmadan dönmeyin…

İstanbuldan gidecekler için turlar da mevcut. Kendi arabanızla gitmek isterseniz Anadolu yakasından 2.5 saat kadar sürüyor.


Badem Ezmesi

Kavala Kurabiyesi

Selimiye Camiisi



Selimiye Camii içi

Selimiye Camii içi




Bizi renklerine hayran bıraktıran tavus kuşu

II.Beyazıt Külliyesi bahçesi

Psikiyatri hastalarını müzikle tedavi edilişi

İlaç hazırlayan eczacıbaşı

Hekimbaşı ve odası

Çekilerek tedavi edilen hasta ve uygulamalı eğitim alan öğrenciler

Tarihi tren garı (Günümüzde Trakya Üniversitesi Rektörlüğü olarak kullanılıyor)
Lozan Anıtı

Meriç Nehri ve Köprüsü

17 Temmuz 2008 Perşembe

VİŞNELİ PARFE


Aslında bu tarifi sıcak yaz günlerinde içimizi serinletecek bir tatlı olarak yayınlamayı düşünmüştüm ama ben yayınlama aşamasına gelene kadar İstanbul yağmura teslim oldu. Hepimizin çok ihtiyacı vardı bu yağmura hem serinlemek için hem de ilerleyen günlerde susuz kalmamak için. İstanbul yağmurlu olsa bile ülkemizin geri kalanınında çok sıcak günler geçiren bölgeler var. Bu parfe, onları biraz olsun serinletir umarım :))
Malzemeler :

3 paket krem şanti
500 mililitre süt
1 paket petit beurre bisküvi
1.5 su bardağı vişne
200 gram labne peyniri
1 çay bardağı pudra şekeri

Yapılışı :

İlk olarak vişnelerin çekirdeklerini çıkarıp ikiye doğrayalım ve bir kenara koyalım.
Bisküvileri rondodan geçirelim.
Dilediğimiz bir kalıbı streç filmle kaplayalım.
Kremşantiyle sütü çırpalım.
İçine labne peynirini ve pudra şekerini ilave edip karıştıralım.
Bisküvileri de ilave edelim. Karıştırmaya devam edelim.
Son olarak vişneleri ilave edip hızlıca karıştırıp, kalıbımıza dökelim.
Buzlukta en az 5-6 saat (tercihen 1 gece) beklettikten sonra, buzdolabının normal kısmında 1-2 saat bekletelim.
Kalıptan çıkarıp dilimleyerek servis yapalım.
Afiyet olsun.

7 Temmuz 2008 Pazartesi

KREM ŞANTİLİ KEK


Dr.Oetker krem şanti ambalajının arkasındaki bu tarifi çok uzun zamandır denemek istiyordum. Geçen gün yapmak için tarif defterimi açtığımda tarifi not etmediği görünce hayal kırıklığına uğradım ama ambalajı öylece defterin arasına koydugumu görünce çok sevindim. Keke gelince; çok lezzetli, hafif ve yumuşacık bir kek oldu. Tek sorun pişme süresindeydi. Orjinal tarifte 25 dakika demesine rağmen benim kekim 50 dakikada pişti ve ben tarifi kendi tecrübelerime göre vermeyi uygun gördüm. Bence denemeye değer, alternatif bi tarif. Şimdiden afiyet olsun.

Malzemeler :

1 paket krem şanti
1 su bardağı soğuk süt
4 adet yumurta
1 çay bardağı sıvı yağ
1.5 su bardağı toz şeker
1 su bardağı dövülmüş ceviz
2.5 su bardağı un
1 paket
Kabartma tozu

Yapılışı :

Bir kapta krem şanti ve sütü çırparak hazır hale getirelim.
Başka bir kapta oda sıcaklığındaki yumurta ile şekeri köpük köpük oluncaya kadar çırpalım.
Düşük hızda çırpmaya devam ederken sırasıyla sıvı yağı, hazırladığımız krem şantiyi, cevizi ekleyelim.
En son olarak unu ve kabartma tozunu eleyerek ilave edelim.
Hazırladığımız hamurumuzu yağlanmış bir kek kalıbına dökelim ve 175C de 45-50 dakika kadar ortasına (batırdığımız kürdan temiz çıkana kadar) pişirelim.
Dilimleyip servis yapalım.
Afiyet olsun.

3 Temmuz 2008 Perşembe

VİŞNELİ ETİMEK TATLISI


Blogumda şimdiye kadar hiç vermediğim kadar uzun bi ara verdim. İlk olarak kardeşimin düğünü vardı, ardından tatile çıktık. Antalyadan Demreye kadar tüm kıyı şeridini gezdik. Hem çok keyifli hem de dinlendirici bi tatil oldu bizim için. Bir kez daha memleketimizin her köşesinin ayrı bir güzel oldugunu ve çok önemli tarihi eserler barındırdığını görmüş olduk.

Dönüşümü de bir tatlıyla yapmak istedim hem de çok sevdiğim bi tatlıyla, gerçi sevmediğim tatlı da yok ama :)) Tatlı başlayalım tatlı devam etsin diye düşündüm. Eminim etimek tatlısını hepiniz biliyorsunuzdur ama bir de vişnelisini deneyin derim ben....

Malzemeler :

10 adet tuzsuz etimek

Kremesı için :
4 su bardağı süt
1 su bardağı toz şeker
2 yemek kaşığı irmik
2 yemek kaşığı nişasta
2 yemek kaşığı un
50 gram margarin
1 paket vanilin

Şerbeti için:
1 su bardağı su
1 su bardağı toz şeker
1 su bardağı vişne suyu

Yapılışı :

İlk olarak etimeklerimizi uygun büyüklükteki hafif derin bir kaba dizelim.
Daha sonra şerbetimizi hazırlayalım.
Bunun için 1 su bardağı toz şekeri kalın tabanlı bir çelik tencereye koyup ocağa yerleştirelim.
Hiç su ilave etmeden şeker tamamen karamelize oluncaya kadar arasıra karıştıralım.
Daha sonra yavaş yavaş bir su bardağı suyu ekleyelim.
Bu aşamada çok fazla sıçradığını bilmenizde fayda var.
Ayrıca bu aşamada karamelleşen şekerler topaklanabiliyor, çok seri karıştırmak ve ocağı bir müddet daha açık tutmak gerekiyor.
Daha sonra bu şerbetin içine vişne suyunu da ekleyelim ve etimeklerin üzerine dökelim.
Etimekler şerbetini çekerken kremayı hazırlayalım.
4 su bardağı soğuk sütün içine un, nişasta ve irmiği ilave edip karıştıralım.
Şekeri de ilave edip ocağa alalım.
Sürekli karıştırarak kısık ateşte koyulaşıncaya kadar pişirelim.
Koyulaşmaya başlayınca margerini ve vanilini ilave edelim.
Kaynayınca ocaktan alalım.
Eğer pütürlü bir görünümü varsa mikserden geçirelim ve şerbetli etimeklerin üzerine dökelim.
Oda sıcaklığına geldikten sonra 1-2 saat buzdolabında bekletelim.
Dilimleyip vişne taneleriyle süsleyerek servis yapalım.
Afiyet olsun.

17 Haziran 2008 Salı

ANNEMİN SABLE BİSKÜVİSİ



Annemin küçüklüğümüzde en sık yaptığı kurabiyelerdi bunlar. Sanırım bizim yaş grubumuzun için "sable bisküvi"nin yeri apayrıdır. Anneciğim sağolsun, nöbet için yapıp göndermişti. Yediğimde aldığım tat öyle yoğunduki, rejimde kaçamak yapmanın vicdan azabını bile bastırdı. Siz de geçmişe küçük bi yolculuk yapmak isterseniz, sable bisküvi ve yanında da sütten iyisi olmaz heralde :))


Malzemeler :
250 gram margarin ya da tereyağı
20 yemek kaşığı un
8 yemek kaşığı pudra şekeri
2 adet yumurta
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Üzeri için fındık ve pudra şekeri
Yapılışı :
Yumurtaların akları ile sarısını ayıralım.
Aklarını üzeine sürmek için ayıralım.
Yumurta sarısına pudra şekerini ilave edip iyice karıştıralım.
Oda sıcaklığındaki margarini ve diğer tüm malzemleri ilave edip iyice yoğuralım.
Hamurun üzerini bir bezle kapatıp 20 dakika dinlendirelim.
Daha sonra hamuru merdane tardımıyla yarım santimetre kalınlığında açalım.
Bardakla ya da istediğimiz herhangi bir kalıp yardımıyla keselim.
Üzerlerine dövülmüş fındık serpiştirelim.
Yağlı kagıt serilmiş fırın tepsisine dizip 150C de 12 dakika pişirelim.
Ilık hale gelince pudra şekeri serpiştirelim.
Çayımızla, sütümüzle yiyelim :))
Afiyet olsun.

10 Haziran 2008 Salı

KAKAOLU ÇATLAK KURABİYE



Uzun zamandır yeni bir tarif yayınlayamadığımın farkındayım. Eminim aynı fotografa ve aynıı tarife bakmaktan çok sıkıldınız. Bunda hem yoğun bir dönem geçirmemin hem de yeni birşeyler yapmamın payı büyük. Bu tarifi de daha önceden yayınlamıştım ama geçen hafta yaptığımda Esra'nın iş arkadaşlarından övgüler alınca tekrar yayınlama karar verdim. Kurabiyelerin dısı ince bir kabuk gibi ve cıtır , ici yumusacık ve kumlu oluyor. Ve bunlara ilaveten yogun cikolata tadı ve kokusu var... Sanki brownieden kurabiye yapmışsınız gibi :))




Malzemeler :


2 yemek kasıgı kakao
50 gram margarin
100 gram bitter cikolata
1 adet yumurta
3/4 su bardagı toz seker
1 su bardagı un
1/2 cay kasıgı karbonat
Pudra sekeri


Yapılışı :


Margarin ve cikolatayı bir kaba alıp ben mari usulu eritelim.
Diger tarafta yumurta ve sekeri, seker eriyene kadar cırpalım.
İcine kakao,karbonat,cikolata-margarin karısımı ve unu ekleyip hamurumuzu elde edelim.Bu hamur normalden daha kıvamsız ve ele yapısan bir hamur olacaktır. Panik yapıp fazladan un eklemeyin :))
Daha sonra hamurun bulundugu kabın agzını strec filmle kapatıp yarım saat buz dolabında bekletelim.
Bu surenin sonunda hamurdan ceviz buyuklugunde parcalar koparıp pudra sekerine bulayıp yaglı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizelim.
Dizerken kurabiyelerin birbirine girmemesi icin aralarında 6-8 cm kadar bosluk bırakmakta fayda var,cunku ceviz kadar koydugumuz hamur parcası pistiginde 5-6 cm capında bir kurabiyeye donusuyor.
Hamurun tamamını kurabiye haline getirdikten sonra tepsiyi fırına yerlestirelim ve 175 C de 12-15 dakika pisirelim.
Sure cok onemli. Size dısardan baktıgınızda kurabiyeler pismemis gibi gorunse bile sakın 15 dakikayı gecirmeyin.Dısı cıtır cıtır ama ici yumusak ve hem ici hem dısı agızda dagılan muthis lezzetli kurabiyeleriniz olacak.
Eger fırından cıktıgında pudra sekeri az gibi gorunurse kurabiyeleriniz ılık haldeyken uzerine pudra sekeri serpebilirsiniz(sıcakken serperseniz pudra sekeri erir).
Eger bir tepsiden fazla kurabiye olursa iki tepsiyi aynı anda pisirmenizi tavsiye etmem. Biri pistikten sonra diger tepsiyi hazırlayıp pisirin.
Afiyet olsun.

2 Haziran 2008 Pazartesi

KOZALAK PASTA



Uzun zamandır Tugba'nın bana kozalak pastanın tarifini yollamasını bekliyordum. Önce fotograflar geldi, fotografını görünce daha da sabırsızlandım. Ve nihayet tarif de geldi derken, ben denemek için haftasonuna kadar beklemek zorunda kaldım. Ama değdi mi?Değdi. Tadan herkesten tam not aldı. Bence şık ve lezzetli birşeyler hazırlamak gerektiğinde akla gelebilecek ilk alternatiflerden, üstelik hazırlaması da çok pratik.

Üstteki fotograf Tugbanın alttaki fotograf da benim kozalak pastamın fotografı. Ben daha önceden benzer tariflerin limon sıkcağının arka kısmına doldurularak hazırlandığını okuduğumdan o yöntemi denemk istedim. Fakat limon sıkacağım küçük oldugundan kozalaklarım da küçük oldu :)) Benim kalıbıma göre 25 civarında kozalak elde ediyorsunuz. Şimdiden afiyet olsun.


Malzemleler :

125 gram margarin
5 adet metro marka çikolata
1 yemek kaşığı bal
4 su bardağı cornflakes

Yapılışı :

Margarini eritelim.
Hala ocaktayken içine balı koyup karıştıralım.
Çikolataları küçük küçük doğrayıp margarine ilave edelim ve karıştırarak eritelim.
Ocaktan alalım.
Sıcakken hemen cornflakes ilave edip karıştıralım.
Cornflakes miktarını sıvı karışımı tamamen emecek, cornflakeslerin her tarafı karışıma bulanmış olacak şekilde ayarlayalım(4 su bardağından bir kaç kaşık fazla olabilir).
Hazırladığımız karışımı bardak ya da kaşıkla şekillendirelim (bardağa doldurup servis tabagına ters çevirerek).
Karışım çok çabuk dondugu için şekil verme işini çabuk yapmamız lazım.
Şekil verip soğuttuktan (dilerseniz buzdolabına koyabilirsiniz) sonra servis edelim.
Afiyet olsun.

29 Mayıs 2008 Perşembe


Bugün "elifin tarifleri"nin birinci yaş günü :)) Bir yıldır mutfağımda pişenleri, tecrübelerimi sizlerle paylaşıyorum. Gelen yorumlardan ve maillerden sizin de bu paylaşımdan benim kadar zevk aldığınızı biliyorum. Desteğiniz için teşekkür ederim. Daha nice yıllara...

SEBZELİ MERCİMEK ÇORBASI


Aslında çok klasik bir tarif ama bir de benim tarifimle denemek istersiniz diye düşündüm :))
Çocuklar için de çok besleyici olan bu çorbayı çok seveceğinize eminim.

Malzemeler :

1 çay bardağı kırmızı mercimek
2 adet orta boy havuç
1 adet orta boy patates
3 yemek kaşığı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı nane
Yarım çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı pul biber
1 tatlı kaşığı domates salçası
1 tatlı kaşığı biber salçası
7 çay bardağı sıcak su
Tuz

Yapılışı :

Düdüklü tencereye sıvı yağı koyalım.
İçine baharatları ve salçaları ilave edip karıştıralım.
Diğer tarafta mercimekleri yıkayıp süzelim.
Tenceredekilere ilave edip şöyle bir karıştıralım.
7-8 parçaya kestiğimiz havuçları ve patatesleri ilave edelim.
Sıcak suyu da ilave edip, tuzunu ayarlayalım.
Orta hararetli ateşte 20 dakika pişirelim. (Bu süre düdüklü tencere için, normal tencere için daha uzun olur.)
Piştikten sonra blenderden geçirerek havuç ve patateslerin ezilmesini sağlayalım.
Sıcak sıcak servis yapalım.
Afiyet olsun.

Not : Dilerseniz pişerken sarımsak ilavesi de yapabilirsiniz.

28 Mayıs 2008 Çarşamba

PRATİK KOL BÖREĞİ



Pratik ve lezzetli bir kol böreği tarifi. Bizde de sık sık yapılan böreğin tarifi Oya'dan...

Malzemeler :

6 adet yufka
4-5 adet orta boy patates
1 adet kuru soğan
100 gram kıyma
1 orta boy biber
Pul biber, karabiber, tuz
Sıvı yağ ve su
Üzeri için 1 adet yumurta

Yapılışı :

Patatesleri haşlayıp küçük küçük doğrayalım.
Soğanı yemeklik doğrayıp kıymayla kavuralım ve patatesleri ekleyelim.
Tuzunu ve baharatlarını ekleyelim.
Karıştırarak birkaç dakika ocakta tutalım.
Yufkaları üstüste açalım.
Her bir kaına 3 yemek kaşığı sıvı yağ ve 3 yemek kaşığı su koyup fırçayla güzelce sürelim.
Püf noktası yağdan ve sudan kaçmamak, bunları az kullandığımızda çok yavan bir börek olabiliyor.
Patatesli harcımızdan koyup, rulo şeklinde saralım.
Sardığımız yufkaları yağlanmış fırın tepsisine dizelim.
Üzerine 1 adet yumurtayı çırpıp sürelim..
Önceden ısıtılmış fırında 180C de üzeri kızarana kadar pişirelim.
Dilimleyerek servis yapalım.
Afiyet olsun.



21 Mayıs 2008 Çarşamba

POFUDUK POĞAÇA


Çabuk bayatlamayan poğaça konusundaki takıntımı biliyorsunuz. İstediğime çok yakın tarifler bulmuştum ama asıl kaynak elimin altındaymış ; Halam :)) Gördüğünüz gibi son dönemde herkes bana ve bloga çalışıyor :))

Bu poğaçalar fırından çıktığında süper yumuşak ve lezzetli oluyorlar, bir kaç gün boyuncada ister ısıtıp isterseniz ısıtmadan aynı tazeliğini koruyorlar. Sade yapılabileceği gibi peynirli, zeytinli ya da patatesli yapılabilir.

Malzemeler bu kadar tanıdık olmasına rağmen, işin sırrı ne diye merak ettim. Halamın elinin değmesi diye düşündüm baştan :)) ama kendim de yapıp aynı sonucu alınca şuna bağladım ; bir kaç kere hamuru dinlendirip mayalanmasını beklemek poğaçaları ekstra yumuşak yapıyor.

Ayrıca bu tarifi PDÇS etkinliğinin ev sahibesi Deryadan Lezzetlere yolluyorum ve kolaylıklar diliyorum.


Malzemeler : (35 adet)

2 su bardağı ılık süt
1 su bardağı sıcak su
1 adet yaş maya
1 su bardağı sıvı yağ
2 adet yumurta
½ paket margarin
Alabildiği kadar un
1 tatlı kaşığı toz şeker
1 çay kaşığı tuz

Yapılışı :

Ilık süt ve sıcak suyu derin ve geniş bi kapta karıştıralım.

İçine mayayı koyup eritelim.

Şekerini de ilave edip 15-20 dakika mayalanmaya bırakalım.

Daha sonra içine sıvı yağı ve ertiiğimiz margarini koyup karıştıralım.

Tuzu ilave edelim.

Bir yumurtayı ve diğerininde sarısını üzerine sürmek için ayırıp, akını karışıma ekleyelim.

Azar azar eleyerek unu ilave etmeye ve yoğurmaya başlayalım.

Çok yumuşak ele yapışmayan bir hamur elde edene kadar un eklemeye ve yoğurmaya devam edelim.

Ben 1 kg civarında un kullandım.

Daha sonra hamur kabımın ağzını kapatıp bir poşete koyalım.

Bir mutfak örtüsü ile sarıp sıcak bir yerde yarım saat kadar mayalanmaya bırakalım.

Bu süre 1 saati geçmemeli.

Bu sürenin sonunda hamurumuz 2-3 katına çıkacak.

Daha sonra hamurdan parçalar koparıp elimizde yuvarlayalım ve yağlanmış fırın tepsisine dizelim.

Tüm hamuru bu şekilde hazırladıktan sonra 15 dakika bekletelim.

Ayırdığımız yumurta sarısına 2 yemek kaşığı süt ekleyip poğaçalarımızın üzerine sürelim.

Önceden ısıtılmış fırında 180C de üzeri kızarana kadar yaklaşık 30-35 dakika pişirelim.

Afiyet olsun.


Not : Üstteki fotograf benim yaptığım poğaçalardan, alttaki fotograf ise halamın poğaçalarından.

15 Mayıs 2008 Perşembe

SERAP HANIMIN PATATES SALATASI


Bu salatayı aynı hafta içinde ikinci kez yaptık. O kadar lezzetliki insan yedikçe yemek istiyor. Üstelik içinde hiç yağ olmadığı için bu kadar çok yemek de vicdanınızı yormuyor :)) Mutlaka denemelisiniz, işte tarif :

Malzemeler :

4 adet orta boy patates
1 adet salatalık
2 diş sarımsak
1 su bardağı yoğurt
2 yemek kaşığı mayonez
Tuz

Yapılışı :

Patatesleri haşlayalım.
Kabuklarını soyup güzelce ezelim.
Diğer tarafta salatalığı kabuğunu soymadan rendeleyelim.
Sarımsakları dövelim.
Yoğurt, mayonez , salatalık rendesi ve dövülmüş sarımsağı patateslere ilave edelim ve iyice karıştıralım.
Tuzunu ayarlayıp, dilediğimiz gibi süsleyerek servis yapalım.
Afiyet olsun.

12 Mayıs 2008 Pazartesi

ÇİLEKLİ PRATİK KUBBE PASTA


Aslında çok klasik bir tarif, bloga koymam uygun olur mu olmaz mı diye de epeyce tereddüt ettim. Ama klasik de olsa, fikir verebilir diye düşündüm. En pratiğinden şık bir pasta yapmak gerektiğinde imdadınıza yetişecek bir tarif. Ancak bir püf noktası var ki; ben onu yaptıktan sonra farkettim. Çilek krem şantiden ağır oldugu için, ilk kata (yani ters çevirdiğinizde en üste gelen kata) çilek koymak pek doğru bir yaklaşım değildi. Çilekler krem şantinin üzerine yıkıldı ve fotograftada görüldüğü gibi kat kat yerine karışık bir görünüm oldu. Bence çileği sadece en sıraya bütün bütün koymak daha şık bir görüntü oluşturacaktır. Tecrübeyle sabittir :)) Afiyet olsun.

Malzemeler :

20-25 adet çilek
1 adet hazır pandispanya (2 kat)
1 paket krem şanti
1 paket çilekli krem şanti
3 su bardağı soğuk süt

Yapılışı :

Kremşantileri ayrı ayrı birer bardak sütle hazırlayalım.
Kubbe şeklindeki bir kabı (kaseyi) sterç filmle kaplayalım.
Bu kabın üst genişliği (ağız genişliği) pandispanyamızın genişliği kadar olmalıdır.
Streç filmin üzerini beyaz renkli krem şantiyle ince bir şekilde kaplayalım.
Pandispanyanın bir katını kasenin içine kasenin şeklini alacak şekilde yerleştirelim.
Bunu yaparken pandispanya kırılacaktır, dert etmeyin.
Daha sonra yarım su bardağı sütle pandispanyayı ıslatalım.
Çilekleri küçük küçük doğrayıp pandispanyanın üzerine bir kat yerleştirelim.
Kalan beyaz renkli krem şantiyi çileklerin üzerine yerleştirelim.
Çilekli krem şantiden 1 su bardağı ayırıp kalanını beyaz renkli krem şantinin üzerine yayalım.
Bir sıra daha çilek dilimi koyup pandispanyanın diğer katını üzerine kapatalım.
Kalan yarım su bardağı sütle ıslatalım.
Pastayı tamamen streç filmle sarıp buzdolabına koyalım.
En az bir gece buzdolabında bekletelim.
Ertesi gün streç filmi çıkarıp kalan krem şantiyle pastamızı kaplayalım.
Dilediğimiz gibi süsleyip dilimleyerek servis yapalım.
Afiyet olsun.