29 Eylül 2008 Pazartesi

12 Eylül 2008 Cuma

PATATESLİ POĞAÇA


Orucu, sahurda hamurişi yemeden tutamayanlardanım. Hamurişi yemediğim zaman, ertesi gün çok çabuk acıkıyorum ve iftar saatini beklemek zor oluyor. Ama tabi bu yenilen hamurişleri kilo olarak bana dönüyor :(( Buna rağmen hamurişinden vazgeçemeyenler için nefis bir poğaça tarifi. Afiyet olsun.

Malzemeler :

150 gram margarin
½ çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı yoğurt
1 paket kabartma tozu
1 adet yumurta
Yaklaşık 3,5 su bardağı un
1 çay kaşığı tuz

İçi için :

2 adet haşlanmış patates
1 çay bardağı rendelenmiş kaşar
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı pul biber

Yapılışı :

İlk olarak patateslerimizi haşlayıp soyalım.
Patatesleri ezip kaşarı da içine ekleyelim.
Tuzunu ve baharatlarını koyup iyice karıştıralım.
Hamuru için ilk olarak margarini eritelim.
İçine sıvı yağ ve yoğurtu koyup karıştıralım.
Yumurtanın akıyla sarısını ayıralım.
Akını karışıma ekleyelim.
Sarısını üzerine sürmek için bekletelim.
Kabartma tozu ve unu karışıma eleyerek ekleyelim ve bir taraftan yoğuralım.
Yumuşak ele yapışmayan bir hamur elde edene kadar un eklemeye ve yoğurmaya devam edelim.
Hamurun üzerini temiz bir bezle kapatıp yarım saat dinlendirelim.
Daha sonra hamurdan küçük parçalar alıp elimizle yuvarlak şekilde açalım.
İçine hazırladığımız patatesli kaşarlı harçtan koyup top şeklinde olacak şekilde kapatalım.
Kapattığımız ucu aşağı gelecek şekilde yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizelim.
Yumurta sarısını üzerine sürüp, dilersek susam serpelim.
Fırında 200 C ısıda 25-30 dakika kadar pişirelim.
Afiyet olsun.

10 Eylül 2008 Çarşamba

SÜRPRİZ

Aslında çok uzun zaman önce yazmak istediğim ama taşınma yoğunluğundan bir türlü kaleme alamadığım bir yazı olacak bu…
Tam da toplanma telaşımızın ortasında kargo bir paket getirdi eczaneye. Her zaman gelen dergilerden filan olabileceğini düşündüm ama paketi açınca çok hoş bir sürprizle karşılaştım. Ağzım kulaklarımda, şaşkınlık, sevinç ve anlatılamayacak yoğun duygular içinde kargo poşetinden çıkan sevimli kutucuğu açtım. İçinden dünyalar tatlısı Pelinin benim için imzalanmış :) bir fotoğrafıyla, işte bu cici fincanlar çıktı.



Bundan bir süre önce Pelinin teyzesi Evren, ablasının bebek beklediğine ve bebeğe isim bulmak için bizlerden fikir istediğine dair bir yazı yayınlamıştı. Eğer önerilen isimlerden biri seçilirse de öneren kişiye hediyeleri olacaktı. Ben de birkaç isimle beraber Pelin ismini önermiştim. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Evrenden bebeklerinin doğduğuna ve ismini Pelin koyduklarına dair bir mail aldım. Yani Pelinin isim annesi olmuştum :)) Şimdi hem böyle dünyalar tatlısı bir bebeğin isim annesi olmaktan çok mutluyum, hem de blog dünyasının bizlere sağladıklarından. Yüzünü hiç görmediğimiz, şahsen hiç tanışmadığımız fakat “arkadaş-dost” diye nitelendirebileceğimiz insanlarla bizi karşılaştırdığı için çok mutluyum…

1 Eylül 2008 Pazartesi